7 Kasım 2010 Pazar

YAŞAM SEÇİMİ

Yine yeniden merhaba. Güzel ve faydalı olduğunu düşündüğüm bir yazıyı daha sizlerle paylaşmaktan gurur duyarım.
Hayatta her zaman seçimlerle karşı karşıyayız. Bunun farkında mıyız? Yada yaptığımız seçimlerin doğuracağı sonuçlara katlanacak gücümüz var mı?
Zevkle okursunuz dilerim.


Kendi İstediğiniz Gibi Bir Yaşamı mı, Yoksa Zorunlu Olduğunuz Bir Yaşamı mı Yaşıyorsunuz?
Çoğumuz kendi istediğimiz, seçtiğimiz ve bizi mutlu edeceğini bildiğimiz değil, "mecbur" olduğumuz, bize "uyan", ihtiyaçlarımızı ve en basta "güven ihtiyacımızı" karşılayacağına inandığımız yasamlar sürüyoruz. Ve hepimizin aklinin kösesinde o koyduğu rakama ulaştığında yapacağı değişiklikler, alacağı kararlar var.
İnsanlar kısa süreli acılara ve belirsizliğe katlanmamak için süresiz mutsuzluğa katlanmayı seçiyorlar.
Olay 1: (Not: Bütün isim ve kimlikler değiştirilmiştir)
Geçen gün 33 yaşında, eski bir bankacı ve yönetici olan danışanıma, Berrin'e yaşamında mutlu olmak için ne istediğini sordum: "55-60 yaşıma geldiğimde, bu günkü standardımı koruyabilmek veya daha iyi durumda olmak zorundayım. Eğer o yasa geldiğimde bugün bindiğim arabadan daha kötü bir arabaya bineceksem, bugün gittiğim yerlere gidemezsem bu bana büyük acı verir. Kendimi basarisiz, kaybetmiş hissederim." Bu sanırım çoğumuzun vereceği yanıt olurdu. Ama benim sorumun yanıtı değil. Ben Berrin'e mutlu olmak için neye ihtiyacı olduğunu sormuştum, o ise bana acı çekmemek için ne olması gerektiğini söylemişti.
Olay 2:
Ahmet adlı bir başka danışanımla konuşuyorduk. Kendisi basarili bir işadamı olan bu müşterim, her zaman en yeni trendleri yakalamayı bilmişti. Bu görüşmeden hemen önceki gün bir kaç arkadaşımla bir kafede oturmuş, yaşamımızda ne kadar para kazanırsak kendimizi rahat ve güvenli hissedeceğimizi tartışmıştık. Arkadaşlarımın değişik beklentileri vardı. Kimi üç milyon dolarla yetineceğini söylüyordu, kimi de istediğini yapmak için bir milyon dolar istiyordu. Ama tema ortaktı. Eğer kendilerini maddi olarak güvende hissettikleri zaman istediklerini yapacaklar, yeteneklerini kullanacaklardı. Sonra gülmüştük kendimize. Hepimiz bayağı uzağındaydık bahsi geçen rakamların. İste bu günün ertesindeydi Ahmet'le olan haftalık görüşmemiz. Ve Ahmet hemen lafa girdi: "Dost, eğer bir 100 milyon dolar yapıp bir tarafa koyabilsem, hemen isi gücü tasfiye edip istediğim şeyleri yaparım. Ne bileyim, belki yatçılık yapmaya, bu isten para kazanmaya başlarım, veya ertelediğim müzikle ilgilenirim. Ama önce kendimi güvende hissetmem lazım."
Olay 3:
Dostlarımla keyifli bir yemek sofrasının kalıntıları üzerinde sohbet ediyoruz. Zaman geçtikçe sohbet koyulaşıyor, ve birimiz su soruyu atıyor ortaya: "Diyelim ki bir gün önüne bir seçenek sundular: Bir yanda istediğin kadar para ve zenginlik, ancak tek bir şartla: Hiç sevmediğin, ve sevme ihtimalin de olmayan bir insanla yirmi yıl evli kalacaksın, ve onun dışında hiç kimseyle beraber olmayacaksın. Bu yirmi yılın sonunda her istediğin senin. Diğer yanda ise bir köyde, sade, basit, belki fakir bir yasam var. Ancak gerçekten sevdiğin ve de sevildiğin bir esin ve yaşam ne getirirse getirsin mutlu olacağın garantisi var. Hangisini seçersin?"
Peki siz hangisini seçerdiniz? O gece masada bulunanların çoğunluğu ikinci seçeneği seçtiler ve evrene ilan ettiler: Para ve pul değil, mutlu olmaktı aradığımız aslında!
Simdi düşününce o geceyi bayağı bir çelişki içinde olduğumuzu görüyorum. Bu kadar dramatik olmayan, ancak benzer seçimleri daha önce defalarca yaptık. Yasam standardı denilen bir şeyi kaybetme acısına katlanmamak için istediğimiz şeyleri yapma riskini almadık ve yaşamımızı yıllarca mutsuz yaşamaya razı olduk! Ve belki de fark etmeden elde edebileceğimizden çok daha düşük bir yaşam standardına mahkum ettik kendimizi! Çünkü biz risk almama riskini aldık, ki kaybetmenin kesin olduğu tek risk buydu.
İnsan çoğu zaman küçük acılar çekmemek için büyük mutsuzluklara razı oluyor. Acıların genelde geçici, mutsuzlukların ise sürekli olduğunun bilincine varmadan.
Hepimizin Allah vergisi bir yeteneği, rüyaları, istekleri var. Ancak bu yetenekler keşfedildikçe, rüyalar peslerinden gidildikçe, istekler dile getirildikçe fırsatlar doğmaya başlıyor.
İste önümüzdeki haftalarda sizlerce devamlı mutluluk verecek, gurur duyabileceğiniz bir yaşamı; riskleri minimize ederek ele geçirmek için neler yapabileceğimizden bahsedeceğim.. Böyle bir yaşamı elde etmek radikal değişiklikler yapmak demek değil her zaman. Belki de içinde olduğumuz duruma farklı bir perspektiften baktığımızda önümüzdeki ardına kadar açık kapılar görebiliriz. Yeter ki kendi düşünce kalıplarımızı sorgulamaya hazır olalım.

0 yorum:

Yorum Gönder

PaidVerts
my space statistics