Zordur yalnızlık.
Eve girersiniz…
Açsınızdır.
Ama yemek yapmaya gücünüz yoktur. İsteğiniz de. Hayat
sizi savurup atmıştır gün boyu. Sıra sizin kendi izbe karanlık sığınağınıza
sığınma vakti gelmiştir.. Gece gündüzün kalabalık ve gürültülü çokluğunu da
götürmüştür. Karanlık size de çökmüştür. Yalnızlığınız bir tokat gibi
suratınıza vurmaktadır. Koca bir ev ve siz. Muhtemelen tüm evi
aydınlatmazsınız. Ruh dünyalarınızın karanlık noktalarından biridir eviniz de.
Açsınızdır.
Tedirgin edici bir sessizlik var. Hafif bir
huzursuzluk dalgası kol gezer evin içinde. Yan dairenin duvarına bir karı koca
kavgasının sert ve öfke dolu sesleri çarpar. Üst katta yeni yürümeye başlayan
küçük bir çocuğun tedirgin adımlarını duyarsınız. Pıt, pıt, pıt… Alt kattan 83
yaşındaki İdris amcanın sağır kulaklarına inat açtığı TRT'nin haber bültenleri,
oyun havaları gelmektedir…
Çöküp kalırsınız en yakın koltuğun üzerine. Kaçmanın
en kolay yolu uyumak. Uyumak istersiniz, erkendir henüz. Yanı başınızda duran
kitaba eliniz gitmez. Gün boyunca yeterinden fazla söz dinlemiş, sözcüklerle
muhattap olmuş, kaçmış, yakalanmışsınızdır.
Açsınızıdır hala.
Dolap doludur ama dolaba giden yol uzundur. Koltuktan
kalkmak zordur. Kalkılmaz da zaten. Üzerinizdeki
montu bile çıkarıp askıya asmak gelmez içinizden. Önünüzde kumandalar durur. Hayatın uzak kumandaları ile yalnızlığınızı buluşturursunuz. Bir düğmeye basınca televizyon kulağınızdaki bir çınlama ile açılır. Yalnızlığımız arttıkça televizyon kanallarının sayısı da artıyor. Muhtemelen uydu kanalını taktırmışsınızdır eve. Sessizce bakarsınız televizyona. Sesini ne kadar açarsanız açın sessizlik bastırılmaz odadaki. Oda muhtemelen karanlıktır. Bir görüntü gelir karşınıza hoşunuza gider, gülmek için, gülmenize eşlik etmek için bir yüz ararsınız. Yoktur. Hafif bir tebessümle geçiştirirsiniz atılması gereken bir kahkahayı. Bir başka görüntüde korkarsınız yanaşacağınız kimse yoktur yanınızda bir sonraki kanala sıçrarsınız. Televizyonun çoğul izlendiğini bilmenin huzursuzluğu ile kırmızı bir noktadan kapatırsınız. Camdan dışarısı karanlıktır. Ama yine de bakarsınız.
montu bile çıkarıp askıya asmak gelmez içinizden. Önünüzde kumandalar durur. Hayatın uzak kumandaları ile yalnızlığınızı buluşturursunuz. Bir düğmeye basınca televizyon kulağınızdaki bir çınlama ile açılır. Yalnızlığımız arttıkça televizyon kanallarının sayısı da artıyor. Muhtemelen uydu kanalını taktırmışsınızdır eve. Sessizce bakarsınız televizyona. Sesini ne kadar açarsanız açın sessizlik bastırılmaz odadaki. Oda muhtemelen karanlıktır. Bir görüntü gelir karşınıza hoşunuza gider, gülmek için, gülmenize eşlik etmek için bir yüz ararsınız. Yoktur. Hafif bir tebessümle geçiştirirsiniz atılması gereken bir kahkahayı. Bir başka görüntüde korkarsınız yanaşacağınız kimse yoktur yanınızda bir sonraki kanala sıçrarsınız. Televizyonun çoğul izlendiğini bilmenin huzursuzluğu ile kırmızı bir noktadan kapatırsınız. Camdan dışarısı karanlıktır. Ama yine de bakarsınız.
Açsınızdır.
Dalıp gidersiniz bir sure sonar kendinizi dalıp
gitmişken yakalarsınız yine kendinizi . Kaç dakika gittiniz diye saate bir göz
atılır böyle anlarda. Ne yapmalı? Biraz önce çıkarttığınız montu alıp askıya
asarsınız. Ev kocaman bir yalnızlık şatosu olarak içine katmıştır,
sahiplenmiştir sizi. Cansız bir hayvan bedeni gibi… Yalnızlık Korkunçtur ama
korkutucu değil asla.. Ağır ve yenilmiş adımlarla yatak odasına gidersiniz. Soğuktur.
Yaz kış soğuk. Tek başınıza uzanırsınız.
Açsınızdır.
Yanı başınızda duran ışığı söndürmezsiniz. Lokal bir
aydınlıkla yalnızca yanı başınıza bir ışık düşer. Evin çeşitli yerlerine
bilinçli olarak dağıtılmış kitaplardan biri de ışığın hemen altındadır nasıl
olsa. Ucunu kıvırıp koyarsınız ışığın altına ve kapatırsınız ışığı. İki
yastıklı bir yatakta yanınızdaki yastığı biraz kendinize doğru çekip
sarılırsınız. Hasretle.
Açsınızdır.
Gün boyu olan, biten, bitmeyen bir kaç gereksiz
düşünce ile oyalarsınız kendinizi. Uyku tutmaz. Çaresizce biraz daha sıkı
sarılırsınız yastığa. Ve sizi en mutlu eden bir kaç kareyi düşünmeyi
zorlarsınız kendinize. Bir tatil karesi gelir gözlerinizin önüne. Bir gece
yarısı dansı, bir bakış, bir kahkaha…
Hepsini düşünürsünüz. Sırayla hayatınızın en mutlu
anlarının geçit törenini izlersiniz. Arasında bir yerde uykuya dalarsınız.
Açsınızdır...
Cun' den
0 yorum:
Yorum Gönder