19 Ekim 2010 Salı

AMCA...


Güzel bir sabah ve güneşli bir gün. Neşeli bir halde uyanmışım, kahvaltımı yapmışım. En güzel biçimde uğurlanmış ve bu enerji ve coşkuyla iş yerime gelip başlamışım işime. Arkadaşlarla neşeli sohbetler ediyoruz. Tüm bu güzellikle içerisinde farklı bir güzellik daha çıkıyor karşımıza.
Bir yaşlı amca kapıdan görünüyor ve masam kapıya yakın olduğundan bana yöneliyor. Beni buradan çağırmışınız bana söylediler. "4 gün sonra gideceksin gitmezsen sorun olur dediler." diyor. Bende ismini soruyorum. Ne istediğini soruyorum. Ama amca aynı kararlılıkla "beni buradan çağırmışlar, 4 gün sonra gitmezsen sorun olur dediler. Ben fakirim, cahilim, bilmiyorum. İsmimi söylüyorum. Fakirim ben bilmiyorum." diyor. Yaşlı ve cılız bir sesle. Ben yine kendisine sakinlikle diyorum ki"-amca burada seni isimle bulmamız mümkün değil. Sana gönderilen belge nereden geldi ise bilmiyorum o belgeyi getir ona göre seni yönlendirelim."
Amca aynı şekilde sanki ben biraz önce bir konuşma yapmamışcasına "- ben fakirim, cahilim, şimdi kağıdı almaya köye nasıl gideyim. param yok. cahilim. İsmimi veriyorum ya bulun işte bakın bilgisayara" ben artık kızmaya başlıyorum. Arkadaşlar içten içe gülüyorlar. Karşımdaki arkadaş yanındakine dümeni almasını söylüyor ama yok ihale bana kaldı gene. Ben aynı sabitede amcaya "-amca verdiğin bilgilerle sana yardımcı olamayız. Sana gelen belgeyi bize getir sana yardımcı olalım. Senin isminde bizde kayıtlı bir kişi yok. Bizimle alakan yok." diyorum. İşime devam edip dosyanın birine bakmaya başlıyorum. Amcaya bakmıyorum, ilgilenmiyorum. Amca bekledi bir süre. Baktı olmuyor, oradaki arkadaşımız dedi ki: "-amca arkadaş senin işine bakmıyor. Sen sana gelen kağıdı getir bize" amca "-benim işe bakmıyor mu, ben fakirim, cahilim diyor." ben yine devreye girme gereği hissediyorum ve amcaya hitaben "-Amca sana gelen belgenin köyde kalması ile fakirliğin, cahilliğin ne alakası var. Belgesiz sana nasıl yardım edelim. Ya getir belgeyi yada yardım edemeyeceğimizi anla" diyorum. Amca yavaş adımlarla çıkıyor. Koridorda rastladığı arkadaşımıza soruyor. Oda "-sana hangi belge gelmişse onu getir." diyor. Böylece yaşlı amca çıkıp gidiyor. Ortamdaki gerginlikle karışık gülümsemeler yerini neşeye bırakıyor. Enerjiyle dopdolu başlayan bir gün bunun gibi ilginç ve yerine göre insanı gerici özelliği ile akreple yelkovan arasına sıkışıp gidiyor. Aynı zamanda sizinle paylaşabileceğim renkli bir anı olarak kalıyor hafızamda...
Not: Resim netten alıntıdır :) benim amcayla alakası yoktur.

0 yorum:

Yorum Gönder

PaidVerts
my space statistics