7 Haziran 2010 Pazartesi

YOLCUYUZ...


Hepimiz yolcuyuz. Evet, hepimiz seferleri tek taraflı olan ve dünyadan ahrete doğru gitmek üzere tasarlanmış taşıtlarla yol alıyoruz. Bazen bu yolculuğun farkındayız, bazen değiliz. Genellikle farkında değilir. Yolculuğu ayarlayanın ve şoförün dediklerine bazen uyuyoruz, bazen uymuyoruz. Bazen zorunlu olarak uymaya mecbur kılınıyoruz.
Bulunduğum ilçeden il merkezine giderken yolun kenarında bekleyen bir kaç araba ve bir kaç yetişkin insanla çocuk gördük. Daha sonra biraz daha dikkatli baktığımızda bir aracın aşağıdaki tarlada bulunduğunu ve kaza yapmış olduğunuz anladık. İlçeden çıkıştaki ambülansın, yolda seyir halinde olan jandarmanın araçlarının nedeni açıklanmış oldu. Daha sonra öğrendiğimizde üzüldüğümüz haber ise şu idi. Piknikten dönmekte olan araç stabilize yolda kontrolden çıkmış ve takla atmış. Kazada 26 yaşında bir anne ve annenin 2 yaşındaki çocuğu vefat etti. Bu duruma üzüldüm ben. Ölüm Allah'ın emri. Ancak üzülüyor insan. Geride kalan bir eş, 5 yaşında bir çocuk. Allah yar ve yardımcıları olsun. Kazayı yapan şoföründe Allah yardımcısı olsun. Zor bir durum. Yerinde olmak istemezdim. Yakınımıydı bilmiyorum, akrabasıdır belki ancak beni oldukça düşündürdü bu olay.
Kimbilir ne planları vardı, neler tasarlıyorlardı 2 yaşındaki çocuk için, 5 yaşındaki çocuklarının okula gideceğinin hayalini kuruyorlardı belki, belki... Ama ölüm bir anda kesinkin bir bıçak gibi filmi kesip attı...
Vefat edenlere Allahtan rahmet diliyorum. Geride kalanlara da ibret alacak bir kalp ve sabır diliyorum.
Aklıma bir söz geliyor...
Öğüt olarak ölüm yeter...
Bu yazı böyle biraz hüzünlü, arada başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmek ve ne zaman ve nasıl biteceğini bilmediğimiz yolculuğu düşünmemiz gerekiyor sanıyorum...

0 yorum:

Yorum Gönder

PaidVerts
my space statistics